Nasıl doktor olunur sorusu ile ilgili olarak Türkçe hazırlanmış en iyi rehber.
Doktorluk, ilk çağlardan itibaren devam ettirilen, günümüzde bilimsel yöntemler ve yetkinliği kanıtlayan resmi belgeler ile icra edilebilen bir meslektir.
Doktorlar tarafından, toplumun sağlıklı bir şekilde hayatını sürdürebilmesi için gerekli olan sağlık hizmetleri verilmektedir. Var olan hastalıkların tespit edilmesi, kontrol altında tutulması ve ortadan kaldırılması da doktorların sorumluluğundadır. Sahip olunan sorumlulukların hayati ve hata götürmez nitelikte olması, adayların iyi bir şekilde seçilmesini zorunlu kılmaktadır. Mesleği icra edecek kişilerin gerekli bilgi ve birikime sahip olduğunun tespit edilebilmesi için eğitim sürecinde ve sonrasında bazı sınavlar yapılmaktadır. Bu sınavlardan başarılı bir şekilde geçenler mesleğe başlamaya hak kazanmaktadır.
Elbette nasıl doktor olunur sorunun tek cevabı birkaç sınava girmek değildir. En kutsal meslekler arasında yer alan doktorluk, her açıdan bir özveri, çaba ve umut kaynağı olmaktır. Doktor olmak için sahip olmanız gereken özellikler arasında; sınavlardan iyi not almak yeterli değildir.
İÇİNDEKİLER
Doktorluk mesleğine sahip olabilmek için öncelikle gerekli eğitimlerin alınmış olması gerekmektedir. Doktor olmak isteyen öğrencilerin lise yıllarından itibaren başarılı bir şekilde eğitimlerini sürdürüyor olması beklenmektedir. Öğrencilerin kaliteli eğitim alabilmesi ve sınavlara iyi bir şekilde hazırlanabilmesi için orta okulu bitirdikten sonra fen liselerine yerleşmeleri tavsiye edilmektedir. Lisenin ikinci sınıfında seçilen alanlar tıp fakültesine girmek için bir engel teşkil etmese de TYT ve AYT sınavlarında soruların daha kolay çözülebilmesi için sayısal seçilmesi önerilmektedir. Öğrencilerin TYT ve AYT uygulamalarından aldıkları puana mümkün olduğunca fazla ek puan eklenebilmesi için mezuniyet ortalamalarını yüksek tutmaları gerekmektedir.
Lise eğitimlerini tamamlayan öğrencilerin TYT ve AYT uygulamaları sonucunda elde ettikleri puanlar ve sıralamalar, tıp fakültelerine girebilmek için yeterli seviyede olmalıdır. Tıp fakültelerinin taban puanları her sene değişse de sıralama konusunda yasal olarak belirlenmiş bir sınır bulunmaktadır. Öğrencilerin tıp fakültesine girebilmesi için sayısal alanında ilk 19000 kişi arasına girmiş olması gerekmektedir. Bundan daha düşük sıralamaya sahip öğrenciler üniversitelerde kontenjan olsa dahi tıp fakültesine girememektedir. Yeterli sıralama ve puana sahip öğrenciler, tercih ettikleri tıp fakültesine girdiklerinde, doktor olmak için en büyük adımı atmış sayılmaktadır.
Öğrencilerin eğitim sırasında zorluk çekmemeleri için girdikleri tıp fakültesinin gerekliliklerini karşılaması gerekmektedir. Genellikle, tıp fakültelerine giren öğrencilerin yeterli seviyede İngilizce bilgisine sahip olmaları beklenmektedir. Bu İngilizce seviyesinin tespit edilebilmesi için YDS sınavına giren öğrencilerin üniversite tarafından belirlenen taban puana sahip olmaları hazırlık sınıfını atlamalarına imkan vermektedir. Gerekli puana sahip olmayan ya da sınava girmeyen öğrencilerin bu tip üniversitelerde hazırlık sınıfı okumaları zorunluluğu vardır. Hazırlık sınıfında okuyan öğrencilere İngilizce dil eğitimi verilmektedir. Yıl sonunda yapılan sınavlardan geçer puan alan öğrenciler, tıp fakültesi birinci sınıfa başlayabilmektedir.
Tıp fakültesine başlayan öğrencilere, ilk 3 yıl teorik bilgi eğitimi verilmektedir. Mesleki eğitimler sırasında kullanılacak bilgilerin temellerinin atıldığı bu üç yıl süresince, derslerin detayı sınıf atladıkça artmaktadır. Örnek olarak; ilk yıllarda insan vücudunun temel işleyişi anlatılmakta, ikinci ve üçüncü senelerde ise vücutta bulunan sistemlerin ve organların küçük parçaları detaylı bir şekilde incelenmektedir.
– Üçüncü sınıfta tıp eğitimi daha çok klinik ağırlıklıdır. Üçüncü sınıftan sonra gelen iki senede ise öğrenciler farklı tıp alanlarında staj yapmaya başlamaktadır. İlk üç senede alınan teorik ve klinik bilgilerin nasıl uygulamaya döküldüğünün anlaşılabilmesi için stajlar büyük önem taşımaktadır.
– Dördüncü sınıfta yapılan stajlarda, doktorluk eğitiminin temel taşlarından olan dahiliye, genel cerrahi, pediatri ve kadın doğum hastalıkları alanında stajlar yapılmaktadır. Bu stajların uzunluğu 6 ile 10 hafta arasında değişkenlik göstermektedir.
– Beşinci sınıfta yapılan stajlar ise süre olarak daha kısa, alan olarak daha dardır. Hasta sayısı diğer dört bölüme göre daha az olan bu bölümlerin sayısı üniversiteye göre 20 ile 25 arasında değişiyor.
Tıp fakültesinin son senesi olan altıncı sınıfta, ilk beş seneden farklı bir eğitim sistemi benimsenmiştir. Öğrencilere son senede teorik temelli bir eğitim verilmemekte, staj yaptırılmıyor. Bunun yerine, doktor adaylarının mesleğine alışabilmeleri ve gelecekte nasıl kararlar alacaklarının test edilebilmesi için internlik eğitimi verilmektedir. Son sınıfa gelen öğrencilerin, mesleki hayatında hem kendilerine hem de hastalara, istemeden zarar vermelerini engellemek için internlik eğitimi büyük önem taşımaktadır. Öğrencilerin tıpkı bir doktor gibi hastanedeki dahiliye, genel cerrahi, pediatri ve kadın doğum hastalıkları bölümlerinde çalıştığı, hasta baktığı, müdahalede bulunduğu ve nöbet tuttuğu bu dönemde, uzman doktorların rehberliğinden yararlanılmakta.
Öğrencilerin “Ön Hekim” unvanına sahip olduğu internlik eğitimi döneminde aldıkları maaşlar yapılan zamlara ve vergilendirmeye göre değişmektedir. 2020 yılının ocak ayında tıp fakültesi öğrencileri, internlik eğitimleri boyunca 554 Türk Lirası aylık maaş almaktadır. Herhangi bir sınavın yapılmadığı 6. sınıfta öğrencilerin sınıfı geçebilmeleri ve mezun olabilmeleri için internlik dönemindeki performanslarıyla ilgili rehber hekimlerden aldıkları puanların yeterli seviyede olması gerekmektedir.
Altı yıllık tıp fakültesi eğitimini başarıyla tamamlayan öğrencilere “Pratisyen Doktor” unvanı verilmektedir. Mezun olduktan sonra pratisyen doktorların, direkt olarak çalışmaya başlamak ve uzmanlık eğitimi alırken çalışmak arasında seçim yapması beklenmektedir. Direkt olarak işe başlamak isteyen adayların Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan kadroları takip etmesi gerekmektedir. Açıklanan kadrolar dahilinde doktorlar tercihlerini belirlemekte ve bakanlığa bildirmektedir. Aynı kadroya, belirlenen kontenjandan daha fazla doktorun başvurması durumunda kura ile seçim yapılmaktadır. Tercihlerine yerleşemeyen doktorlar yine aynı şekilde kura ile boştaki kadrolara atanıyor.
Doktorların sorunsuz bir şekilde işe başlayabilmesi için atama yerleri belirlenirken yapılan güvenlik soruşturmasında herhangi bir sorun çıkmaması gerekmektedir. Güvenlik soruşturması tamamlanan ve atama yeri belli olan doktorlar tebligat yayınlandıktan sonra işe başlayabilmektedir. Atama yeri ikametgah adresiyle aynı ilde olan doktorlar 24 saat içinde, farklı ilde olan doktorlar ise 15 gün içerisinde işe başlamak zorundadır. İşe başlayan doktorlar her ayın 15’inde maaşlarını almaktadır.
Tıp fakültesini bitiren doktorlardan herhangi bir branş üzerinde uzmanlaşmak ve buna bağlı olarak “Uzman Doktor” unvanıyla mesleğini icra etmek isteyenlerin ilk olarak Tıpta Uzmanlık Sınavı’na girmeleri gerekmektedir. Sonbahar ve ilkbahar dönemlerinde yılda iki kez olmak üzere yapılan bu sınav sadece Ankara, İzmir ve İstanbul illerinde uygulanmaktadır. Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda temel bilimler ve klinik bilimler olmak üzere iki ayrı bölüm bulunmaktadır. Temel bilimler bölümünde biyokimya, mikrobiyoloji, patoloji, farmakoloji, anatomi, embriyoloji, histoloji ve fizyoloji alanında sorular sorulmaktadır. Klinik bilimler bölümünde ise dahiliye, genel cerrahi, pediatri ve kadın doğum hastalıkları ve stajlar hakkında sorular bulunmaktadır. Her bölümde 120’şer olmak üzere, toplamda 240 soru sorulan Tıpta Uzmanlık Sınavı, 2 ayrı oturumda toplam 300 dakika sürüyor.
Tıpta Uzmanlık Sınavı’nın amacı, doktorların yeterliğini tespit etmektir. Yeterliğin tespit edilebilmesi için tıp alanındaki yöntem ve ilkeleri anlama, doktorluğun temel kavramlarını benimseme, elde edilen bilgileri kullanabilme yetisine sahip olma ve teorik bilgilere hakimiyet başta olmak üzere, pek çok farklı özelliği ölçebilmek için çeşitli alanlarda sorular sorulmaktadır. Sorulara verilen doğru cevapların Klinik Bilimler ya da Temel Bilimler alanında olmasına bağlı olarak 3 farklı puan belirlenmektedir. K ve T puanları yeterli seviyede olan doktorlar uzmanlık eğitimine başvuru yapabilmektedir. K ve T puanları 45’in altında olan doktorların uzmanlık eğitimine başvurabilmesi için tekrardan sınava girmesi gerekmektedir. Sınava katıldıktan sonra uzmanlık eğitimine başlamak isteyen adayların dil şartını da karşılamış olması gerekiyor.
ÖSYM’nin belirlediği kriterlere göre, adayların uzmanlık eğitimlerine başlamak için YDS, YÖKDİL ya da TIPDİL sınavlarının birinden en az 50 puan almaları beklenmektedir.
Adaylar, Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda elde edilen ağırlıklı puanlarıyla Sağlık Bakanlığı’na bağlı eğitim ve araştırma hastanelerine ya da üniversitelerin tıp fakültelerine başvuruda bulunabilmektedir. Tercih döneminde adayların 30 adet tercih hakkı bulunmaktadır. Adayların tercih ettiği kurumda uzmanlık eğitimine başlayabilmesi için belirlenen kontenjan dahilinde sıralamaya girmesi gerekmektedir. Tercih ettiği kuruma girebilmek için yeterli puanı olmayan adayların bir sonraki tercihine bakılmaktadır. Adayların uzmanlık eğitimi için başvurduğu kurumların hiçbirine girememesi durumunda, sonraki dönemde tercih yapabilme hakları bulunmaktadır. Tercih edilen uzmanlık bölümüne göre eğitim süresi 3 ile 6 yıl arasında değişkenlik göstermektedir. Uzmanlık eğitimi esnasında asistan olarak çalışan doktorlar, rehberleri olan uzman doktorların verdikleri görevlerini yerine getirmekte ve bir doktorun yanında, edinilen bilgileri uygulamaya döküyor.
Uzmanlık eğitimi alan doktorlar ile uzman doktorlar arasında görev ve yetkinlik açısından çok az farklılık bulunmaktadır. Eğitim alan asistanlar aynı bir uzman doktor gibi hasta bakabilmekte, ilaç yazabilmekte, nöbet tutabilmekte ve tıbbi uygulamaları gerçekleştirebilmektedir. Asistanlar ile uzman doktorlar arasındaki ilk fark yetkinlik alanındadır. Sadece uzman doktorların yazabileceği ilaçlar bulunmaktadır. Bu ilaçları asistan doktorların yazma yetkisi yoktur. Bunun yanında bazı hastalık tanılarının koyulabilmesi için uzman doktorlardan onay ve imza alınması gerekmektedir. Bir diğer fark alınan maaşlardır. Asistan doktorların baktığı hastaların uzman doktorların döner sermayesine yansıması büyük bir maaş farkının oluşmasına sebep olmaktadır. Uzman doktorların yetkilerine ve maaşlarına sahip olmak isteyen asistanların 4 senelik eğitimlerini tamamlamaları gerekmektedir. Eğitimi tamamlayabilmek için dönem dönem yapılan sınavlardan ve uygulamalardan yetkinlik notunun alınması beklenmektedir. Uzmanlık eğitimini tamamlayan ve “Uzman Doktor” uzmanına sahip olan hekimler, pratisyen doktor atamalarında olduğu gibi tercih sonrası kura usulü atanmaktadır.
Doktorluk, birey ve toplumun düzen ve devamlılığının sağlanabilmesi için icra edilmesi gereken en önemli mesleklerden biri olarak kabul edilmektedir. Buna bağlı olarak doktorluğun getirdiği çokça sorumluluk ve görev bulunuyor.
Doktorlar hastaları muayene etmekte ve şikayetleri dinleyerek hastalığın ne olacağına dair çıkarımlarda bulunmaktadır. Bunun yanında çeşitli tıbbi cihazlar ve ekipmanlar kullanarak hastanın mevcut durumunun ne olduğuna dair ipuçlarını elde etmektedir. Elde edilen bilgi ve ipuçlarının doğru ve organize bir şekilde kullanılması doktorluğun getirdiği sorumluluklardan biridir. Hasta olduğu tespit edilen kişilerin ölçümlerinin ve testlerinin yapılarak tedavi süresi, yöntemi ve zamanının belirlenmesi yine doktorların görevleri arasında kabul edilmektedir. Doktorların uzman olmadığı alanlarda diğer hekimlere yönlendirme yapması da hastaların sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Yapılan yönlendirmeler erken teşhisin yapılması ve doğru tedavi yöntemlerinin belirlenmesi açısından kritik bir süreçtir.
Doktorlar hastaların olduğu kadar sağlıklı insanların da yaşamını sorunsuz bir şekilde devam ettirmelerini sağlamaktadır. Sağlıklı insanların herhangi bir salgın ya da hastalığa yakalanmaması için doktorlar tarafından aşı benzeri uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Her yaştan ve her kesimden insan için gerçekleştirilen bu uygulamaların sağlıklı insanları olumsuz yönde etkilememesi için doktorlar tarafından bireye özel tetkikler yapılmaktadır. Tıbbi uygulamaların yanında, halkın bilinçlendirilmesi, önemli konularda bilgilendirilmesi ve tavsiyelerin verilmesi de doktorların görevleri arasındadır. Ayrıca hastanelerdeki sağlık hizmetlerin ve hekimlerin idare edilmesi sorumluluğu da doktorlara verilebilmektedir. Hastanın ölümden döndürülmesinin yanı sıra ölüm tarihinin ve saatinin belirlenmesi de bu meslek sahiplerinin görevidir.
Nasıl doktor olunur sorusuna net yanıtlar sağladık. Elbette doktorluğun getirdiği saygı görmek gibi birçok özelliğin dışında; maddi olarak da çeşitli kazançları bulunmaktadır.
Üniversite eğitimi alınarak icra edilebilecek meslekler arasında en fazla maaşa sahip olan doktorluktur. Eğitimin tamamlanmasıyla birlikte kolayca yüksek maaşlı iş bulunabilmesi tıp fakültelerine olan talebin oldukça fazla olmasına sebep olmaktadır. Buna bağlı olarak, sınava giren kişilerin en başarılı olan küçük bir kesimi doktorluk mesleğini icra edebilmektedir. Doktorluk mesleğini icra edebilecek kişilerin sahip oldukları konuma gelene kadar büyük çaba sarf etmesi maaş beklentisinin yüksek olmasına sebep olmaktadır. Böylelikle hem özel hem de devlet kurumlarında çalışan doktorların maaşı diğer meslek sahiplerine göre daha yüksektir.
Doktorların aldıkları maaşı belirleyen pek çok değişken bulunmaktadır. Bu değişkenlerin başında, sahip olunan unvan gelmektedir. Pratisyen doktorların maaşı döner sermaye eklendiğinde genel olarak 7000 ile 8000 Türk Lirası arasında değişmektedir. Pek çok değişken etkilediği için alınan maaşlar çok daha yüksek olabilmektedir. Asistan doktorların da aldığı maaşlar ise döner sermayeye ve kesintilere göre değişmekle birlikte 8500 ile 10000 Türk Lirası arasındadır. Uzman doktorlar, bazı durumlarda asistan doktorların baktıkları hastaların da döner sermayeleri için ödeme aldıkları için maaşları 15000 Türk Lirası’na kadar çıkabilmektedir. Alınan maaşlar, bakılan hasta sayısı ve yapılan müdahale türü başta olmak üzere pek çok değişkene göre farklılaşmaktadır. Doçentlik ve profesörlük unvanına sahip olan doktorların maaşı çok daha fazladır.
Doktor maaşlarını etkileyen faktörler arasında uzman olunan bölümün büyük önemi bulunmaktadır. Elde edilen istatistiklere göre plastik cerrahi alanında uzmanlaşmış doktorların maaşları diğer bölümlerde uzmanlaşanlardan daha fazladır. Bunun yanında uzman dermatologların aldığı maaşların da diğer uzmanlara göre daha fazla olduğu bilinmektedir. Maaşı yüksek olan bölümlere girmek isteyen kişi sayısı fazla olduğu için taban puanlar da yüksektir.
Doktorların mesleklerini icra ettikleri süre maaşlarının belirlenmesine etkide bulunmaktadır. Hizmet yılı arttıkça alınan maaşlar da artmaktadır. Örnek olarak mesleğe yeni başlayan pratisyen doktorlar döner sermayesiz 6163 Türk Lirası alırken, mesleğini 25 yıldan uzun süredir icra eden pratisyen doktorlar, maaşlarına döner sermaye eklenmeden 7570 Türk Lirası alabilmektedir. Doktorların hizmet yılı ve deneyimlerinin yanı sıra devlette ve özel kurumlarda çalışıp çalışmadığı da maaşlarına etkide bulunmakta.
Özel hastanelerde ve kliniklerde çalışan doktorların kazancı 5000 ile 100 bin gibi büyük bir aralıkta değişkenlik göstermektedir. Mesleğe yeni başlayan deneyimsiz doktorların maaşı alt sınıra daha yakın olurken, alanında yetkinliğini kanıtlayan yüksek unvanlara sahip, ülke çapında tanınan ve büyük başarılara imza atmış doktorların kazancı üst sınırın dahi üzerine çıkabilmektedir. Devlet kurumlarında çalışan doktorların maaşını etkileyen bir diğer faktör çalışılan bölgedir. Bölgeler yaşanılan yerin imkanlarına, tehlikesine, ulaşılabilirliğine ve doktora duyulan ihtiyaca göre belirlenmektedir. 1 ile 7 arasında sıralanan bölgelerin rakamsal değeri arttıkça alınan maaşlar da artmaktadır.